Hayatta kalma suçluluğu; ölümcül bir durumdan sağ kurtulmuş kişilerin, aynı durumda kalmış diğer kişilerin ölümünden kendilerini sorumlu hissetmesi olarak açıklanabilir. Kişi yaşanan travmatik olayda ötekinin hayatını kurtarmak için yapabileceği hiçbir şey olmadığını bilse de kendini ötekinin ölümünden dolayı suçlu hissetmeye devam eder.
Hayatta kalma suçluluğu, sağ kalan kişinin neden kendisinin hayatta kaldığı ve diğerlerinin öldüğünü anlayamaya çalışması, hayatta kalmasının anlamını sorgulaması ile ilişkilidir. Çevresindekiler ölürken kişinin yaşaması, kişide’ hayatta kalmam yanlıştı’ düşüncesini ortaya çıkardığı düşünülmektedir. Hayatta kalma suçluluğu kişi hayatta kalmasının adil olmadığını düşündüğünde ortaya çıkar. Hayatta kalma suçluluğu yaşayan kişi, ölen kişi yaşamayı daha çok hak ediyordu, benim hayatta kalmam ötekinin hayatına mal oldu, dünya adil değil gibi inançlar geliştirebilmektedir.
Araştırmalara göre Vietman savaşında hayatta kalanların %46’sı ya da akciğer kanserinden kurtulanların %55’i hayatta kalma suçluluğu yaşamışlardır. İngiltere’de travma sonrası stres kliniğine başvuran ve ölümcül travmatik bir olay yaşadıktan sonra sağ kalanlarda, hayatta kalma suçluluğu görülme oranı ise %90 olarak tespit edilmiştir. Bulgulara göre hayatta kalma suçluluğu 30 aydan 10 yıla kadar uzayan zaman aralıklarında kişiyi etkilemeye devam edebilmektedir.
Hayatta kalma suçluluğunun, içinde yaşanılan topluluğun birliğini ve bağlılığını sağlamak içi evrimsel olarak var olan bir his olduğu düşünülmektedir. Bu his travmayı paylaşan kişilerde birbirine yardım etme arzusu uyandırmaktadır. Literatürde hayatta kalma suçluluğunun deprem sonrasında yardımlaşmanın, travmatik büyümenin ve fedakârlık davranışlarının artmasına yol açtığı ortaya konulmuştur.
Kaynak
Murray, H., Pethania, Y., Medin, E. (2021). Survivor guilt: a cognitive approach. The Cognitive Behaviour Therapist (14) p.1-14.
Комментарии